28 Nisan 2016 Perşembe

Çocuk Kalmak...

Hepimizin içinde bir çocuk var aslında.

Kimimiz Onu iyi muhafaza eder, pamuklara sarıp , güvende olduğumuzu düşündüğümüz anlarda ortaya çıkarırız.
Kimimiz büyüklerin dünyasına öyle kapılırız ki, unuturuz ve içimizdeki çocuk da bize bakarak büyür.
Ve ne yaparsak yapalım, hepimiz zaman zaman çocukluğumuza dönmeyi isteriz, çocuklara imreniriz.

Çünkü bitmeyen enerjileri vardır.
Çünkü her yaptıkları mutlu olmak içindir.
Çünkü hayatı gerçekten yaşarlar.
Çünkü kişilere takılmazlar.
Çünkü aldıkları kararlarda gurur yani nefislerini bahane etmezler.
Çünkü gerçektirler.

Merak ederler, hem de asıl merak edilmesi gerekenleri merak ederler.
Gökkuşağının renklerinin nasıl öyle güzel olabildiğini, yük gemilerinin ne taşıdığını, gökyüzünde kaç tane yıldız olduğunu, dünyada kaç tane ülke olduğunu, yaşama nedenimizi ...
Çocuklar açık konuşurlar, duygularını olduğu gibi en saf haliyle dile getirirler. Duygularını gizlemezler, gizleyemezler.

Çocukluğumuza dönmek istememizin bir nedeni de yeni bir şansımızın olmasını, asıl mutlu olduğumuz şeyleri yapmayı umut etmemizdir.

Hangi yaşta olduğumuzun, içimizdeki çocuğun sorularını sormaya ve kalbini hissetmeye, mutlu olduğumuz şeylerin peşinden gitmeye engel olmadığını unuturuz bazen. Sorumluluklar, sahip olduklarımız, olmak istediklerimiz ve dünyalık nefsimiz engel olur buna. 

Zamanla çocuk ruhumuzla aramızda oluşan köprü kaybolur bundan ötürü.
Cesaretimizi kaybettiğimiz için farklı dünyalardan gelmişiz gibi davranmaya başlarız.
Belki de kendinin büyüdüğünü farketmediği gibi, büyüdükçe kalbindeki gülümsemenin küçüldüğünü de farketmiyor insan. Oysa gülümsememizin artmasını çoğu zaman çocuk ruhumuzla aramızdaki köprüyü yenileyerek hatta eğer çok hasar gördüyse köprüyü yeniden inşaa ederek sağlayabiliriz.

Çocukça mutlu olduğun günlerin artması için, etrafında çocukluğuna sahip çıkmış insanların olması gerekiyor; seni gülümseten ve senin gülümsettiğin insanlar...

Kaybetmemen gerekiyor değer verdiğin insanlarını, yenilmemen gerekiyor nefsine.
Ve sonra yüreğinin sesini dinleyip, dünyalık saltanatlara çok bağlanmadan gülümseyebilmen gerekiyor sadece...













Yasemin Semerci
Vitrin hayatı paylaş dergisi / Almanya
Nisan 2016