19 Haziran 2016 Pazar

'en' li ve 'çok' lu cümleler

Evet "Angel " ın kokusuydu, en mutlu günlerden birini anımsatan.
Bir çiçeğin,  bir yazının hatırlatması gibi.
Bu değişmedi mi halen diye düşündüm.
'' Yani hayatında en mutlu olduğun an sabit mi ? yerine daha mutlu olduğun bir an gelmedi mi halen Yasemin? '' dedim. : )
Doğrusu değişmişti.
Hayatımın en mutlu günü hep değişmeliydi. Daha mutlu olduğum günler almalıydı yerini. Ve almıştı.
Ne o geçmiş günden ne de yenisinden bahsedeceğim şimdi. Yenilerini yaşadıkça not edeceğim. Güzel şeyler akılda ve yazıda kalmalı.
Şimdi,  " en" li cümlelerden bahsedeceğim bu vesileyle.

"En çok beni severmiş o " diyor şarkı.
Bu sıra dilimden düşmüyor.
Ne çok duyarsın bu sözleri.
Sen benim en sevdiğim arkadaşımsın.
Sen benim bu şehirde en güvendiğim insansın.
Sen olmasan...
Bu dünyada en ve tek...
Canımsın, teksin, bitaneciksin, aslansın,  kaplansın...

Bazılarını duyduğumda yüzümü güldürür, hem de içten ve gönülden bir gülümseme.
Öyledir çünkü. 
Bir an olsun tereddüt etmem.
Bilirim ki karşımdaki bunu söylüyor ve yaşatıyor.
Benim için de o bir güzel cümlededir. Dediği lafta kalmaz, yaşatır.
Sevdiğim dostum der mesela, öyle değer verir sana ve hissettirir. Yanında ister.
Bilirsin Ondaki yerini ve önemini.  Karşılıklı bir dostluğu paylaştığınızı.
Sen bir şey sorduysan, atlamaz o soruyu. İlla vakit ayırır, yazar, eder, bulur, ilgilenir.
Kafası doludur, işi gücü çoktur ama sen eğer o " en" li cümledeysen ne yapar eder sözde bırakmaz, cümlesini yaşatır.

" en " olmasa da geçerli bu. Seviyor ve değer veriyorsa olur bunlar.
Bir şey istersin Ondan ve gerisini düşünmezsin.  
Çünkü O eğer "tamam" dediyse konu Ondadır ve hatırlatmana gerek yoktur.

Sözüne değer verir,  saygı duyar.
Saygısız sevgi olmuyor bilmiyorsun.

Arada sessiz kaldığı zamanlar olur, anlarsın ki bir derdi var ya da gerçekten kafası fazla dolu. Vakti olunca seslenir. Çünkü sen O' sundur.
Sözde değildir o cümleleri.
Yaşatır,  hissettirir.

Bir başka tarafta ise yine sevgi dolu cümleler kuranlar vardır. 
Ama öyle boşta kalır ki o cümleler, anlamsızlaşır.
Kelimelerde kalır sevgisi, çok da öncelikli değilsindir ve bunu anlaman için müneccim olman gerekmez. 

Çünkü sadece sözde olan hiçbir şeyin değeri yoktur.
Yaşatmak gerek.
Hissettirmek gerek. 
Bu gerçekse karşı tarafa kesin ulaşır. 
İlla en kötü gününde yanında olman, en mutlu olduğu anı paylaşman gerekmez. Günlerin toplamındaki hissiyat ulaşır insana. O mucizevi andaki içten sarılışınla geçer.
Gerçekse bir yolunu bulur. 

Mesele " en " ya da " çok " olması da değil.
Değer vermek , saymayı getiriyor peşinde.
Bir şey anlattığında dinlemeyi, gülümsemeyi ve vakit ayırmayı.

Kelimeler işte...
Orhan Veli " kelimeler kifayetsiz " diyor ya hani, işte burda da benzeri bir durum var.
Kelimeler kifayetsiz ! Tek başına para etmiyor.























Yasemin Semerci
19.06.2016 / Frankfurt
Cümlelerini yaşatan dostlarıma

16 Haziran 2016 Perşembe

Üfle gitsin...

Hiçbir şey tesadüf değil biliyorum.
Bazı şeyler bazı şeyleri hatırlamana ve ilerlemene vesile oluyor. ( Eğer görebilirsek )
Benim gibi doğayı seven bir arkadaşım arada bana çektiği fotoğrafları atardı, ben de Ona. Kim daha iyi bakmış dünyaya diye tatlı bir yarışımız var sanırım halen kendimizce. 
Bir gün bana attığı bir fotoğraf bu blogta da resmi yer alan  çiçekti. ( üfleyince uçuşan çiçek )
Aklıma gelmesine vesile oldu işte, tesadüf değil hiçbir şey.
Bu çiçeği, çocukluğum köyde geçtiği için öyle çok görmüştüm ki,  çok elime almıştım ve üfleyip tümünün havaya süzülüşünü izlemiştim. 


Ama adını bile bilmiyordum. Arkadaşım da bilmiyordu.


Araştırıp öğrendim.  Öyle bir dünyadayız ki, internete sor, her şeyin cevabı var.
Yazdım tabi " üfleyince uçuşan çiçeğin adı nedir?" diye. : ) Ben sarı çiçekle birlikte olan bir bitki olduğunu dahi fark etmemiştim.


Türkçe adı : Karahindiba

Almancasını da, yazımdan bahsedince arkadaşım söyledi. Löwenzahn.
( Ek bilgi : Hatta Alman kanalı ZDF de bu isimle ünlü bir program varmış.)

Neyse, ismini öğrendikten sonra tabi arkadaşımla paylaştım.
O çok da umursamadı doğrusu . Ben de böyle tebrikler , alkışlar ve ''nasıl düşünmedimler'' beklemedim ama biraz şaşırma ifadesi falan fena da olmazdı.

Nereye geleceğim ?
Üfleyince uçan şeyleri düşün mesela.
Benim bu çiçekle geldi aklıma.
Aslında hayattaki çoğu şey üfleyince uçuyor ya da sen üflemesen de rüzgar çıkıyor , esiyor ve hoooop hepsi başka bir yerde.

Çocukluğun geçti, rüzgar estiği için.
Okul hayatı bitti, güneş açtı.
Aşık oldun,  hiç bitmez dediğin aşk bitti , şekil değiştirdi. Bazen sen bazen de rüzgarın sayesinde. Sonra belki yeniden aşık oldun.
Dünyanın merkezindeki değerli şeyler hep değişti.
Bazı mutluluklar daha büyükleri gelince uçtu.
Bazı acılar da bir mutluluğu başlatıp gitti.

Düştün,  yaranı üfledin geçti.
İş hayatına girdin. Pamuklara sarıp sarmaladın işini. Yükseldin, mevkiler aldın. O da geçti.
Arkadaşların oldu.
Kimisi uzun zaman,  kimisi kısa zaman kaldı hayatında.
Kimi mecburiyetten,  kimi de savaşarak.(mecburiyetten arkadaşlık oluyor evet, kusura bakma da hepimiz yaptık bunu)
Hayatı paylaştınız.
Kimisi gerçek olmadığı, kimisi gerçek olduğu için gitti. 
Gitmelilerdi. 
Bazı arkadaşlıkların vadesi vardır. Gitmeleri gerekir ki yenileri gelsin. 
Sen de, O da aslında daha ilkgün bir vade olduğunu bilirsin ama yokmuş gibi davranırsınız.
Yani hepsi ya senin üflemenle ya da rüzgarın etkisiyle birlikte bir yerlere gitti.

Bunun yanında hangi rüzgar eserse essin , sen de başkaları da ne kadar üflerse üflesin uçuşmayan şeyler var.

Bunların arasında ailen var.
Sonra kardeş gibi olan dostların.
Yaşattıkların.
Kazandıkların. ( parayla ilgisi olmayanlar )
Büyümesini izlediğin ve elini tuttuğun çocuklar var.
Paylaştıkların var.
Öğrendiklerin var.
Gezdiğin yerler var.
Deniz ve martı sesi de uçuşmuyor.
" Angel " ın kokusu mesela . Parfümün kokusunu ne zaman duysam mutlu günlerimden birine gidiyorum. ( bu da uzun bir deney konusu )

Şükredecek şeyler listeme ekledim.
Uçuşmayan şeyler için şükret !
Uçuşup rüzgarla dağılanlar için de şükret!


Onlar kalsaydı sen de hep aynı yerde kalırdın. 
Kalmadın. İyi ki de kalmadın.

Yasemin Semerci
Almanya / Frankfurt
15.06.2016

2 Haziran 2016 Perşembe

Sevdiğimiz Şeyleri Biliyor muyuz?

Biri bize sevdiğimiz şeyleri sorsa, ne kendimizin ne de sevdiklerimizin sevdiği, mutlu olduğu şeyleri bir çırpıda söyleyemiyoruz. Muhtemelen herkes için geçerli değildir. Ben biliyorum diyenler vardır, lafım Onlara değil.  Bunu erken keşfettiyseniz, hayatınızın daha da güzelleştiğine eminim. Mutlu olduğu şeyleri düşünmeyen, bunun için vakit ayırmayan çok fazla kişi olduğunu yakın zamanda fark ettim.

Bu konuya kafa yormaya başlayıp, deneylerimden birini yapmaya karar verdim. Hayatı kolaylaştırmak, mutlu olmak için deneylerin çok faydasını görebilirsiniz.
( Ben eğlenceli olması adına deney desem de aslında bir nevi araştırma, anket de diyebiliriz.
Kim ne diyebilir ki, siz nasıl eğleniyorsanız o adı koyun. )

Siz de benzeri deneyleri yapabilirsiniz. Aklınıza gelen bir konuda diğerlerinin ne düşündüğünü görmek veya başka bir açıdan bakabilmek için çok faydalı olacaktır.
Ufkumuz, yeni bir şeyler öğrenip, dünyaya daha güzel baktıkça genişliyor.
Arkadaşlarınıza soracağınız kısa sorulara alacağınız cevaplar sizi gülümsetebilir.
Burda önemli olan size yardımcı olacak kişilerin, sorularınızı ciddiye almaları ve dürüstçe yanıtlamalarıdır.

Benim için gönüllüler hazırdır.
Arkadaşlar, ailedeki büyükler ve akrabalar, çocuklar : Özel seçilmiş ve daha önceden kobay olmayı onaylamış, keyifli ve baş ağrıtmayan arkadaşlar.
Baş ağrıtmaktan kastım sorulan sorulara, yapması istenilen şeylere, hayat koşturmacası ve yoğunluk içinde olsa da gereksiz bulmadan, gülümseyerek deneye katılan insanlar. 
Yani tam da istediğini, hatta fazlasını alabildiğin ve hayata güzel bakan insanlar.
( güzel bakmak çok önemli )
Çocuklar, en güzel gruptur. Keza kolay yol aklımıza gelmezken,  en keyifli ve en kolay yolu bulmamızda yardımcı olurlar.

Sevdiğimiz şeyleri gerçekten biliyor muyuz konusuna nerden geldiğimize dönersek, bu konuda diğer görüşleri merak etme nedenim, yazmaya başladığım bir yazı sayesinde oluştu.  Yazının konusu sevdiklerimdi. Sadece sevdiklerim ve sevdiğim şeyler.
Yazarken aslında buna çok kafa yormadığımı ve sadece yaşadığımı farkettim. Oysa sevdiğim şeyler önemliydi, sevdiklerim de öyle.
Yazdıkça ertelediklerimi fark ettim, yazdıkça liste uzamaya başladı, yazdıkça gülümsedim.
Ve sonra bu deneye başladım. Hem belki birilerinin de, mutlu olduğu şeyleri hatırlamasına vesile olabilirdim.

Ve gülümsemesine güvendiğim bazı kişilere o soruyu sordum.
'' Bana ilk aklına gelen sevdiğin 3 şeyi ve sevmediğin 3 şeyi söyler misin ? ''
Cümleleri sizinle olduğu gibi paylaşıyorum. *Yanında yıldız olanlar çoğu kişinin yazdığıdır.

Sevmediği şeyler listesi

  • Bana ait bir mektubu evde bir başkasının açması
  • Asansörde kalmak 
  • Yaptıklarımın gözlenmesi
  • Eşyalarımın karıştırılması
  • Bilgisayarda oyun oynarken rahatsız edilmek
  • Aşırı hırslı insanlar
  • “Çok dobrayım, dürüstüm „ diyerek insanları kırarak konuşan kişiler
  • Birinin yalan söylediğini bilip, bildiğin halde yüzüne vuramamak*
  • İki yüzlü insanlar
  • Yüzsüzlük *
  • Kinci insanlar
  • Toz almak
  • İşe gitmek
  • Sevmediğim insanlarla vakit geçirmek zorunda olmak
  • Verilen işte zamanın kısa tutulması
  • Yazı yazarken birinin kolumu itmesi
  • Müzik dinlerken en güzel yerinde telefonun çalması
  • Yazılan mesajı okuduysan, görüldü işareti olduğu için, niye yazmadın diye sorulması
  • Arkamdan konuşulması
  • Tabağımdan yemek alınması
  • Partilerin kısa sürmesi
  • Güzel havada ders çalışmak, ezber yapmak
  • Yapılan iyiliğin sürekli dile getirilmesi*
  • Namazımın kazaya kalması
  • Sabah erken uyanmak*
  • Patrona yalakalık yapıp, arkasından konuşan insanlar
  • Oyuncağımın benden habersiz arkadaşıma verilmesi
  • Bir şeyi başardığında,tebrik etmek yerine ben daha iyisini yapardım diyen insanlar
  • Değer verdiğin kişinin seni düşünmeden kırması
  • Fikri sürekli değişen, kendi fikri olmayan insanlar
  • Çabuk sinirlenmemi sevmiyorum
  • Kendimi iyi ifade edemediğim için karşımdakinin laf ebeliği ile haklı görülmesi

      Sevdiği şeyler listesi
  • İşimi seviyorum, kedileri ve kitapları
  • Beni iyi tanıyan arkadaşlarımın ben konuşurken cümlemi tamamlaması
  • Arkadaşlarımın hazırladığı sürpriz doğumgünü kutlamaları
  • Bisikletle doğa gezileri yapmak
  • Uzun tatiller yapmak
  • Zeki insanlarla sohbet etmek
  • Faydalı olmayı ve işe yarayan şeyler yapmayı seviyorum
  • Çocuğumun uyanınca “ anne ”deyip gülümsemesi
  • Uzun bir ayrılık sonrası anne ve babamı görmek
  • Uzun zaman görüşmediğim bir arkadaşımla karşılaşınca aynı sıcaklığı görmek
  • Tatilleri seviyorum
  • Ailemle vakit geçirmek*
  • Araba kullanmak
  • Papatyaları Seviyorum*
  • Ailemle yaptığım pazar kahvaltılarını seviyorum*
  • Çocuğumla vakit geçirmek , onu tanımak *
  • İstanbul‘ da olmak
  • Müzelere gitmek
  • Camileri gezmek
  • Yeni şehirleri keşfetmek
  • Biyografi belgeselleri izlemek
  • Sabahları yürüyüş yapmak ve mis gibi papatya kokusunu içime çekmek
  • Arkadaşlarımın kardeş gibi olanlarıyla vakit geçirmek
  • Çalışmak ve gezmek
  • Namazları vaktinde kılmak
  • Sürpriz yapılıp,çok sevdiğim bir şeyin alınması
  • Açık havada kitap okumak
  • Mektup almak
  • Sevgilimin sabahları günaydın diye mail atması
  • Kitapçılarda gezmek
  • Doğada olmak ve şükretmek
Bu deneyin sonucunu sizinle Temmuz sayımızda paylaşacağım.
Şimdilik bir kağıda sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyleri yazalım en azından.
Hem kendiniz yapın hem de sevdiklerinize yaptırın bunu. Keyifli olacağına eminim.


Bu arada martılar da benim en sevdiklerim arasında.


Yasemin Semerci
Vitrin Hayatı Paylaş Dergisi / Almanya
Yaseminli Köşe / Haziran 2016

1 Haziran 2016 Çarşamba

Bazı günler ve bazı insanlar







Bazı günler daha güzeldir. 
Bazı şehirler daha güzeldir. 
Bazı insanlar da güzel deyince akla gelir.

Yasemin Semerci