13 Mart 2017 Pazartesi

Şehirler ve Hikayeleri

Gezmeyi ve keşfetmeyi sever misiniz ? Peki ya hikayeleri olan keşifleri ?
Cevabınız evet ise bazı ipuçları işinize yarayabilir.

Yeni bir şehri gezmeye gittiğinizde iki farklı yolu tercih edebilirsiniz.
İlki hiç araştırmadan daha önce gitmediğiniz bir şehri seçip, şehre vardığınızda rastgele bir otobüs ya da trene atlayıp, hiçbir blogta bahsedilmeyen yerleri kaybolarak bulmak .
İkincisi ise, gideceğiniz şehirde gezeceğiniz yerleri araştırıp, belirli bir sıra ve zaman planıyla oraları keşfetmek.
Hangi yolu tercih edeceğiniz ruh halinize bağlı değişebilir.
Bana kalırsa tercihim kaybolarak keşfetmekten yana ama iki yol da farklı zamanlarda keyifli doğrusu.

Şehirler ve hikayeleri.
Ve şehirlerin hikayelerini oluşturan o insanları keşfetmek için yola çıkacağız.
O şehirde doğan ya da çeşitli nedenlerle bir süre o şehirde bulunan,  şehrin sokaklarında, mağazalarında, kartpostallarında onlardan bir parça bulduğunuz, iz bırakan insanlar.

Frankfurt'tan bahsederken, ünlü yazar ve şair  J. Wolfgang von Goethe’nin doğduğu şehirde olduğumuzu anımsamamak imkansız gibi.
Frankfurt Goetheplatz’da kendisinin heykeli, yakınlarında müze haline getirilmiş evi, O’nun adının verildiği sokakları, adının verildiği üniversiteyi ve şehrin kartpostallarında kendisinin fotoğrafını görmek mümkün.
Aynı şey, Mainz’ da J.Gutenberg, Marbach/Stuttgart’ta F.Schiller, Viyana’da Mozart ve Beethoven’ın izleri için geçerli.
İstanbul ve Edirne’de Mimar Sinan’ın izleri, Konya’da Mevlana’nın izleri olduğu gibi…
Bu izler birçok bilgiye ulaşmanızı sağlayabilir.

Şehrin güzel insanlarını araştırdıktan sonra ikinci adıma da geçebilirsiniz.
O da,  şehrin “görmeden dönme” denilen güzellikleri.
Gezdiğiniz sokaklarda bu izleri not etmek , sonrasında araştırmak da yeni hikayelere ulaşmanıza vesile olacaktır…

İyi yolculuklar...

Yasemin
Vitrin Hayatı Paylaş/ Şubat 2017 / Almanya

Yeni bir yıl... Yeni Başlangıçlar...

2017’ de güzel baktığımız, güzel gördüğümüz,bol bol gülümsediğimiz günler olmasını diliyorum.

Başlangıçları, o çok istediğimiz başlangıçları türlü bahaneler bularak erteliyoruz.
Belki de yeni yıl bu bahaneleri aşmamızda yardımcı oluyor. Tıpkı Pazartesi günleri olduğu gibi...
Yoksa şimdi, içinde bulunduğumuz her an umut etmek, başlangıçların peşinde olmak için en uygun zaman.

Emin olduğumuzda " Ben yaparım." demek gerekiyor.
İstediğiniz şeyi düşünüp, planlamak , zamanı iyi yönetmek ve emek sarf etmek gerekiyor.
Yeteneğiniz - bilginiz olan ve  vakit ayırdığınız , emek verdiğiniz her şeyi bir şekilde elde edebilirsiniz.
Sanki hayatın kurgusunda böyle bir yol var gibi geliyor bana.
Hani tanıdık, eş, dost, çevreden bahsedilerek, kuvvetli ilişkilerin başarıda önemi var dense de, etrafıma baktığımda pek öyle olmadığını görüyorum.
İlişkiler önemli evet.
İlişkileri gönülden kurduğunuzda önemli.
Gönülden kurulan her bağ hayatınızın bir yerinde sizi buluyor ve kimi zaman bir yol açıyor.
Fakat çıkarlar sözkonusu olunca aynı şey sözkonusu değil. İnsanların birbirinden bahsederken söylediklerini duyuyorum.
" Bu alanda çok iyi, çok geniş bir çevresi var. Muhakkak ilerde işimize yarar "
" Büyük bir firmada çalışıyor. Bağı koparmayalım. "
Bu cümlelerle kurulan bir bağ, bir süre için işinize yarasa da, emin olun bir şekilde kopacaktır.
Tabi ki bunun yanında sevgiyle bahsedilen bağlar da var.
Sevgiyle kurulan bir bağ ise, sevgi ve saygı içerdikçe sizinle.
Fakat tek başına hiçbirinin anlamı yok.
Yetenek, bilgi, araştırma, emek verme, vakit ayırma, güzel bir planlama birlikte işe yarıyor. Sevgi ile kurulan bağlar da varsa, üstüne tuzu biberi oluyor.

Evet, belki bir bahaneye ihtiyacımız var ama her yıl, her gün, her an başlangıçlar için fırsat.
Elimizden geleni yaparsak her şey çok güzel olacak. Arada tökezlediğimiz, işlerin ters gittiği anlar olabilir. Olacak da. Ama hayat zıtlıklıklarla güzel. Hayatımızda şükredecek şeyler hep var.
Umudumuzu kaybetmeden yola yeniden çıkacağız.

Her yola çıktığımızda gülümseyeceğiz.
İyi yolculuklara... Güzel başlangıçlara...

Sevgiyle...
Yasemin 
Vitrin Hayatı Paylaş /Ocak 2017 / Almanya