Gezmeyi ve keşfetmeyi sever misiniz ? Peki ya hikayeleri olan keşifleri ?
Cevabınız evet ise bazı ipuçları işinize yarayabilir.
Cevabınız evet ise bazı ipuçları işinize yarayabilir.
Yeni bir şehri gezmeye gittiğinizde iki farklı yolu tercih edebilirsiniz.
İlki hiç araştırmadan daha önce gitmediğiniz bir şehri seçip, şehre vardığınızda rastgele bir otobüs ya da trene atlayıp, hiçbir blogta bahsedilmeyen yerleri kaybolarak bulmak .
İkincisi ise, gideceğiniz şehirde gezeceğiniz yerleri araştırıp, belirli bir sıra ve zaman planıyla oraları keşfetmek.
Hangi yolu tercih edeceğiniz ruh halinize bağlı değişebilir.
Bana kalırsa tercihim kaybolarak keşfetmekten yana ama iki yol da farklı zamanlarda keyifli doğrusu.
Şehirler ve hikayeleri.
Ve şehirlerin hikayelerini oluşturan o insanları keşfetmek için yola çıkacağız.
O şehirde doğan ya da çeşitli nedenlerle bir süre o şehirde bulunan, şehrin sokaklarında, mağazalarında, kartpostallarında onlardan bir parça bulduğunuz, iz bırakan insanlar.
Frankfurt'tan bahsederken, ünlü yazar ve şair J. Wolfgang von Goethe’nin doğduğu şehirde olduğumuzu anımsamamak imkansız gibi.
Frankfurt Goetheplatz’da kendisinin heykeli, yakınlarında müze haline getirilmiş evi, O’nun adının verildiği sokakları, adının verildiği üniversiteyi ve şehrin kartpostallarında kendisinin fotoğrafını görmek mümkün.
Aynı şey, Mainz’ da J.Gutenberg, Marbach/Stuttgart’ta F.Schiller, Viyana’da Mozart ve Beethoven’ın izleri için geçerli.
İstanbul ve Edirne’de Mimar Sinan’ın izleri, Konya’da Mevlana’nın izleri olduğu gibi…
Bu izler birçok bilgiye ulaşmanızı sağlayabilir.
Şehrin güzel insanlarını araştırdıktan sonra ikinci adıma da geçebilirsiniz.
O da, şehrin “görmeden dönme” denilen güzellikleri.
Gezdiğiniz sokaklarda bu izleri not etmek , sonrasında araştırmak da yeni hikayelere ulaşmanıza vesile olacaktır…
İyi yolculuklar...
Yasemin
Vitrin Hayatı Paylaş/ Şubat 2017 / Almanya