29 Haziran 2017 Perşembe

Ömrümüzden

Ömrümüze bir Ramazan ayı daha ekliyoruz bu yıl.
Tabi bu Ramazan ayını nasıl yaşadığımızla anlamlanıyor.
Çoğu insan , güzel olması için sadece yemek yemeden oruç tutarak değil, yüreğinde de yaşıyor bu ayı.
Sadece bu aya özel değil aslında artık hayatlarını bu güzelliğe göre yaşamak için çaba sarf ediyorlar. Bakıyorsunuz ki  bakıyorlar ama görmüyorlar etraftakilerin hatalarını ,eksikliklerini.
Çok iyi dinliyorlar ama çok konuşmuyorlar. Konuşurlarsa da varsa yoksa iyilik ,güzellik, sevgi, aşk.
Kalplerinde nefret, kin gibi duygular barınmıyor.
Anlık dünyaya yenildikleri kısa zamanlar olsa da hemen silkeleniyorlar.
Çevresindeki insanları sadece temiz bir sevgiyle seviyorlar. 
Çoğu zaman da Allah rızası için.
Haksızlığa uğradıklarında , çok konuşup, herkese detaylarıyla haklılıklarını anlatmak yerine, ilahi adalete inanarak, Allah’ın kudretine ve merhametine sığınıyorlar.
Mukadderatı biliyorlar ve belki de bu bir çok zorluğu aşmalarını sağlıyor.

Tefekkür ediyorlar.  
Denizlere, ağaçlara, kuşlara, dünyanın mikrosaniyelerle, milimetrelerle kurulan düzenine bakarak Allah’ ın muhteşem sanatına hayran oluyorlar.
Öyle çok fark ediyor ki etrafına tefekkür ederek bakarak hayret edebilen, şükredebilen bir yüreğe sahip insanlar.

Tevekkül ediyorlar.
Yürekleri öyle rahat ki, ellerinden geleni yaparak ardından kaderin mükemmel kurgusunda gerçekleşen her şeyin Allah’ ın takdiri olduğu gerçeğini kabul ediyorlar.
Bu insanların iç huzuru çok yüksek oluyor dolayısıyla.
Ramazan ayında bunu Allah’ ın bizlere sunduğu güzellikleri fark ederek sağlamak ayrı bir güzellik. İç huzuru olan insan çevresine de huzur kaynağı olmaz mı ?
Ramazan ayı ile birlikte, nice zamanlarda güzel bakmak, güzel görmek ve düşünebilmek umuduyla.
Ramazan  Bayramımız Mübarek Olsun.                            

Sevgiyle …

Yasemin

Vitrin Hayatı Paylaş / Haziran 2017 / Almanya

Yeni Dünya

Yıllar geçiyor.
Ve bazı şeyler zamana uyum sağlayarak değişiyor.
Özellikle teknoloji ne kadar hızlı ilerliyor değil mi? 
Her yeni günde aksiyon filmlerinde gördüğümüz, hayalini kurduğumuz ya da aklımıza dahi gelmeyen icatların hayata geçtiğinin veya çalışmalarına başlanıldığının haberlerini okuyoruz.
Üç taraflı dokunmatik ekranlı akıllı telefonlar, uçan arabalar, uzay yolculukları, hayatın her alanında çeşitli işleri yapabilen robotlar, özellikleri geliştirilmiş bilgisayarlar…
Geçmişi düşününce aklımızın sınırları zorlanmıyor değil. Hele ki benim gibi sözelci biriyseniz.
Cep telefonlarının olmadığı ya da ilk çıktığı yılları düşünün mesela.

Hele daha geriye gidip, ev telefonlarının ilk kullanıldığı zamanları düşündüğümüzde bütün bunlar rüya gibiydi.
Mesela bizim gibi ülkesinden uzakta yaşayan insanlar , sabah işlerini halledip akşam üzeri Üsküdar'da bir çay içse, gezse, vakit geçirse ve gün bitmeden yine yaşadığı ülkeye geri dönse. 
Arjantin, Endonezya, Hindistan, Madagaskar, Amerika,Avustralya, Yeni Zelanda' yı mı merak ettiniz 5 dakika içinde oradasınız.
Sadece mesaj alabilen ama atamayan, kamerası olmayan, tuşlara basarak komik zil sesleri oluşturulan telefonlar.
O dönemleri yaşamayanlar için anlaşılması ne kadar zor. 
Çünkü artık cep telefonuyla iletişim kurmayı bir yana bırakın, her biri birer bilgisayar, fotoğraf makinesi, video kaydetme cihazı, radyo, sinema, televizyon ve çok daha fazlası...
Belki bu yüzden yıllar sonra uçan arabaların olmadığı zamanları anımsarken zorluk çekecek bir nesil.
Bunca yeni icadı düşününce zamanda yolculuk yerine, bir yerden başka bir yere kısa sürede yapılan seyahatlerin hayali kulağa daha hoş geliyor. 
Düşünsenize 1 dakika ile 5 dakika arasında dünyanın istediğiniz yerinde olabilmek. Bizim zamanımızda uçakla seyahat ederek bunu bir nebze yapıyor olsak da, geçmişi ve at arabaları ile yapılan yolculukları düşününce daha hızlısı neden olmasın değil mi ? Hemen maliyetini ve sınırlamaları düşünmeyin canım. 

Şimdilik maliyet yok, zaman kaygısı yok, sınırlar yok dedik ama siz yine de yolculuklarınızı aynı gün içinde yapıp, gece yarısı olmadan geri dönmeye bakın. Ne olur, ne olmaz.

Yasemin
Vitrin Hayatı Paylaş/ Mayıs 2017 / Almanya

Zamanda Yolculuk 3

...
Devran sahneye çıktı, herkesi selamlayıp konuşmasına başladı...

Bu konuşmayı büyük bir kalabalığa yapacağım için mutlu oluyordum geçen aylarda ama şimdi kalabalıktan öte kendi nefsime sesleniyorum.

Bu okulu kazanmak için çok çalıştım.
İlk tercihimdi.
Ama ilk tercihimi kazanmaktan öte en iyi puanı almaktı hedefim. Aldım da.
Okula birincilikle girdim.
Okuldaki her yılımı da birincilikle bitirmek de diğer hedefimdi. Öyle de oldu.
Her sınavda en yüksek puanı aldım.
Ve sıradaki hedefim de uzmanlığımı en iyi dereceyle almak .
Daha doğrusu almak-tı.
Artık böyle düşünmüyorum. Bu süre zarfında bazı şeyleri atladım, atlayabilirim. Bu konuşmamda amacım,  kendime ve siz değerli arkadaşlarıma bir nebze olsun bunu hatırlatmak.
Kazanır gibi görünen kaybedenlerden olmayalım.
Başarılı olmak her şeydi benim için.
Her yerde, her şeyde kazanan olmak.
Büyüdükçe küçülmekti belki unutulmaması gereken ama ben unuttum.
Diplomalar, başarı belgeleri, ünvanlardı kıymetli olan hep dünyamda.
Hırsımın baştacı olduğu,ilk başarılarımı kazandığım yerde , kaybettiğim naifliğimi biraz olsun bulmak için buradayım bugün.
Rakamlar.
Onlar bu kadar değer verilmeyi hak etmiyorlar.
Diplomalar, sertifikalar...
Onlar gerçekten kağıttan fark etmiyor musunuz?
Arabalar, en iyi arabalar...
Evler, daha fazla odalı evler...
Ünvanlar .. kapınızda yazan ünvanlar, kartvizitlerinizde yazan ünvanlar...
Kalpler biriktirmek yerine, kartvizitler biriktirmek istemiyorum Arkadaşlar.
Siz de istemeyin.
Biriktiremediğim, kaybettiğim insanlardan özür diliyorum.

Sevdiğimin gözlerime bakarak açtığı kapıda, gözlerine bakarak karşılık vermek istiyorum.
İlla benim gibi bir doktor olmasını da istemiyorum artık.
Hep vakitsizlikten şikayet etmek istemiyorum.
Mesleğimde iyi olmayı halen istiyorum ama sadece bu. Rakamsal başarılar değil duygularıyla da anılan biri olmak istiyorum.
Duygularımı katmak istiyorum her ne yaparsam yapayım.
Dünyalık hırslarımdan sıyrılmak ve kendimi gördüğüm o küçük dağın tepesinden aşağı inmek istiyorum.
Eğer şimdi inersem, hayatımda biriktirdiklerim farklı olacak biliyorum.
Bir de dünyada her şeyin emanet olduğunu hatırlatmak istiyorum kendime.
Ve Necip Fazıl’ın dediğini diyorum;  ‘’ Evvelâ her şey mucize...’’
Mucizeleri fark etmek kalıyor bizlere.
Fark edin lütfen .

Konuşması bitince şaşkın bakışların yanı sıra, herkes çok içten alkışlıyordu Devran’ı.
Profesör Eser Zaman’ ın ise, görevini yerine getirmiş olmanın haklı gururuyla gözleri dolmuştu.

Yasemin
Vitrin Hayatı Paylaş / Ekim 2016 / Almanya