Her yerde aradım seni.
Her yerde.
Önce Eminönü'ne gittim.
Önce Eminönü'ne gittim.
Birlikte gezdiğimiz Mısır Çarşısı'nın
içinde dolanıp, tüm kapılarından da geçerek bakındım sana. Baharat kokularını
içime çektim çünkü sen hep öyle yapardın.
Sen neyi,nasıl yaparsan onu yapmak
için uğraşıyorum gittiğinden beri.
Köşedeki ünlü Kurukahveci'de yine sokak
boyunca sıra vardı. Hani kahveyi makineden çeken, yanında kağıda saran ve son
sırada paketlemeyi tamamlayıp poşete koyan üç genç çocuk var ya, onları
izledim. Hatırladın mı kaç saniyede işlerini yapıyorlardı hesaplamıştık.
Ben yine unuttum tabi kaç saniye olduğunu. Bilirsin ben rakamları aklımda hiç
tutamam.
Kahveciyi geçerken aklıma geldin yine. Evde kahve bitsin istemezdin hiç ve sütlü Türk kahvesine de hayır diyemezdin. Miden ağrırdı çünkü normal kahve içemezdin. Ben de dikkat ederdim tabi ki buna. Sen hastalandığında ben senin acını hissederdim. Hafif öksürüğe yakalansan, iyileşmen için ne dualar ederdim bilirsin . Bildiğin için de bana belli etmezdin hiç hastalığını.
Silkelendim.
Kahveciyi geçerken aklıma geldin yine. Evde kahve bitsin istemezdin hiç ve sütlü Türk kahvesine de hayır diyemezdin. Miden ağrırdı çünkü normal kahve içemezdin. Ben de dikkat ederdim tabi ki buna. Sen hastalandığında ben senin acını hissederdim. Hafif öksürüğe yakalansan, iyileşmen için ne dualar ederdim bilirsin . Bildiğin için de bana belli etmezdin hiç hastalığını.
Silkelendim.
Bulamadım seni çarşıda.
Merkezdeki Yeni Cami'ye girdim öğlen namazı vaktiydi.
Merkezdeki Yeni Cami'ye girdim öğlen namazı vaktiydi.
Birlikte oturduğumuz köşeye geçtim. Senin durduğun yerde durdum.
Kafamı
kaldırıp senin baktığın gibi hayranlıkla baktım duvarlardaki işlemelere.
Seni
ne kadar özlediğimi anladım yine, içim acıdı.
Güzellikleri görürdün hep,
şükrederdin.
Sen gidince güzel olan her şey bana seni anlatmaya başladı. Seni
anlamaya başladım.
Bir süre kararsız kaldım metroyla mı yoksa tramvayla mı gideceğime.
Bir süre kararsız kaldım metroyla mı yoksa tramvayla mı gideceğime.
Sen yanımda olsan çok yürümeyelim diye metro ile giderdik.
Elinden
tutardım senin ve kitap okurduk metroda.
Hava güzelse Yeniköy' den vapurla
Beykoz 'a geçerdik.
Hemen iskeleye yakın çay bahçesine geçer, şekersiz
çaylarımızı içerdik.
Şekeri bırakman için ne çok uğraştım seninle.
Şekeri bırakman için ne çok uğraştım seninle.
Başlangıçta
çayın tadını alamıyorum deyip çok isyan etmiştin ama sonraları alıştın.
Hatta
bununla gurur duyarak anlatmaya başlamıştın.
Gülümseyerek izliyordum seni o
zamanlar.
Beykoz'da da seni aramak geldi içimden.
Beykoz'da da seni aramak geldi içimden.
Gidemedim.
Yoruldum
çünkü sensizlikten.
Canımın dünya ile ilgisi olmayan bir şeylere sıkıldığını fark ettiğin anlarda hemen sarılıp sarmalarcasına, hepsi geçecek ben buradayım biliyorsun dercesine gülümserdin.
Canımın dünya ile ilgisi olmayan bir şeylere sıkıldığını fark ettiğin anlarda hemen sarılıp sarmalarcasına, hepsi geçecek ben buradayım biliyorsun dercesine gülümserdin.
Ben de tüm bunlara aşıktım.
İçtenliğin sayesinde yolumu bulurdum.
Kayboldum sen gidince.
Aslında hepsi özlemden biliyorum.
Hayat bu kadar biliyorum .
Bilmediğim, kardeşin olmadan nasıl yaşanacağı.
Bilmiyorum...
İçtenliğin sayesinde yolumu bulurdum.
Kayboldum sen gidince.
Aslında hepsi özlemden biliyorum.
Hayat bu kadar biliyorum .
Bilmediğim, kardeşin olmadan nasıl yaşanacağı.
Bilmiyorum...
Yasemin
Vitrin Hayatı Paylaş / Temmuz 2017 / Almanya