Bir yandan sahip olmadığımız emaneten bizimle olan her şey için şükrederken, bir yandan da dünya koşturmacasında hırsımızın esiri oluyoruz. Bizi yoran şeylerin hepsi dünyalık değil mi oysa ? Hiçbiri sonsuz değil farkındayız hepimiz.
Neye üzülüyoruz gerçekten, neden hasta oluyoruz sık sık , neden arkadaşlarımıza, ne dediklerine, ne yaptıklarına bu kadar kafa yoruyoruz ? Hangi derdimiz çaresiz ? Aşk mı ? Para mı ? İşler ve beklediğimiz terfiler mi? Üstelik sağlığımızla ilgili yaşadıklarımız bile bu imtihanın bir parçasıyken...

İnanan insanlar için bu dünyanın sadece bir imtihan olduğunu biliyoruz. Biliyoruz bilmesine de nefs giriyor araya ve yeniliyoruz. Ölümsüz gibi düşünüp, ölümsüz gibi acılar çekip, öfkeler, kaygılar biriktiriyoruz. Bir bakmışsınız aldığımız diplomalar, statüler, kartvizitlerimiz, kullandığımız arabalar, taktığımız takılar, edindiğimiz üst düzey yönetici olan arkadaşlar konuşmak için konumuz ve gurur kaynağımız oluyor. Unutuyoruz, ahirette almak isteyeceğimiz terfileri, o cennet köşklerini, cennet bahçelerini...
Allah' a ( CC ) sığınmadıkça, tevekkül etmedikçe mutluluklarımız kısa ömürlü değil mi ? En uzunu bir ömür sürdü diyelim, ya sonra? İstediğimiz sonsuz huzur, sonsuz mutluluk ise cenneti düşünmek ve cennet için yaşamak aslında hem bu dünyamızı hem de sonsuz ahiretimizi umutlu kılmaz mı?
Tevekkül etmek huzuru getirir.
Unutmayalım ki her şey Allah' tan.
Samimiyetle dua edip, O' na sığındıkça, bu dünyaya kapılıp, seni unutmadım " ya Rabbim " dedikçe dünyada da cennet bahçelerini hissetmek ve huzur bulmak mümkün.
Yasemin Semerci
Vitrin hayatı paylaş dergisi
Almanya / Eylül 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder